Bayramda otoyollar ücretsiz

ANKARA (AA) - Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Bakanlar Kurulunun, Ramazan Bayramı'nın ilk gününden 11 Ağustos Pazar günü saat 24.00’e kadar oto yollarının ücretsiz olması, bayram süresince de belediyelerce yürütülen toplu taşıma hizmetlerinin ücretsiz veya indirimli olması yönünde karar verdiğini bildirdi.

Arınç, Başbakanlık Merkez Bina’da düzenlenen Bakanlar Kurulu Toplantısı sürerken, gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Arınç, toplantıda, AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın, Türkiye’nin AB’ye üyelik süreciyle, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın yatırım ortamının iyileştirilmesi ve koordinasyon kurulunun çalışmalarıyla ilgili bilgi sunduğunu belirtti.

Türkiye’yi yakından ilgilendiren iç ve dış olaylarda ilgili bakanlar tarafından da bilgiler sunulduğunu kaydeden Arınç, özellikle Suriye ve Mısır’da yaşanan gelişmelerle ilgili Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu tarafından bilgilendirmek suretiyle görüşüldüğünü söyledi.

-"Mümkün görünmemektedir"-

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın İmralı'da basın mensuplarıyla bir araya gelme talebine ilişkin, "Elimizdeki mevcut hukuki mevzuatta bu mümkün görünmemektedir. Daha önceki yönetmeliklere baktığınız zaman, bir hükümlünün karşısına basın mensuplarını alıp da bulunduğu yerde bir basın toplantısı yapması hiçbir şekilde mümkün görünmemektedir" dedi.

Bunun Bakanlar Kurulunda konuşulacak bir konu olmadığını vurgulayan Arınç, kendisinin Adalet Bakanı ile görüştüğünü belirtti. Arınç, şunları şunları söyledi:

"Ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum bir hükümlünün, sıfatı böyle olduğu için söylüyorum hukuken. Türkiye bir hukuk devletidir, kimlerle ne zaman, ne şekilde görüşeceği de yönetmeliklerle belirlenmiştir. Milletvekilleri görüşmek isterlerse Adalet Bakanımızın iznine bağlıdır, birinci derece yakınları isterse bunun prosedürü de bellidir. Öcalan'ın 'Ben basınla bir toplantı yapmak istiyorum' demesi onun arzusudur. Bunun gerçekleşip gerçekleşmeyeceği noktasında hiç sağa sola bakmaya gerek yok. Elimizdeki mevcut hukuki mevzuatta bu mümkün görünmemektedir. Daha önceki yönetmeliklere baktığınız zaman, bir hükümlünün karşısına basın mensuplarını alıp da bulunduğu yerde bir basın toplantısı yapması hiçbir şekilde mümkün görünmemektedir. Bunun sorulması dahi caiz değildir. Çünkü olmayacak bir şeyin, yönetmeliklerde, kanunda, uluslararası hukukta yeri olmayan bir konunun, talep olabilir herkes bir şey isteyebilir ama gerçekleşip gerçekleşmemesi elimizdeki mevzuatla çok yakından ilgilidir."

- Demokratikleşme paketi -

"Hükümetin çözüm süreci kapsamında yapmayı planladığı demokratikleşme paketine" ilişkin çalışmalarda gelinen noktaya yönelik soru üzerine ise Arınç, şu yanıtı verdi:

"Biz bu süreçle ilgisi olur veya olmaz, şu veya bu konjonktürle doğrudan bağlantısı olur veya olmaz, bunlarla hiç ilgili değiliz. Ancak bizim 2023 siyaset vizyonu olarak kabul ettiğimiz ve 30 Eylül'de yaptığımız büyük kongre öncesinde açıkladığımız bir demokratikleşme ve özgürleşme senaryomuz, manifestomuz var. Buna uygun olarak da bazen yargı paketleriyle bazen idari tedbirlerle sürekli adım atıyoruz. Bu bir proje değil, bu bir süreçtir. Bu süreç tamamlanana kadar da demokratikleşme konusunda adımlar atılmaya devam edecektir. Dolayısıyla Sayın Atalay'ın, Sayın Adalet Bakanımızın, benim de zaman zaman içinde bulunduğum bir ekip yapacağımız çalışmaları programlamaktayız. Zamanını, sürecini de Sayın Başbakanımızla birlikte tayin edeceğiz. Elimizde çalışmalar var. Bunlardan parlamentoya gelmesi gerekenler artık 1 Ekim'den sonraki yasama süreci içinde ancak görüşülebilecek ve konuşulabilecektir."

Bunların parlamentoya gelmeden açıklanmasının da mümkün olabileceğini belirten Arınç, "Sayın Başbakanımız yapacağı konuşmalarla veya sayın bakanlarımız bu konuya ilgili bazı ipuçları verebilirler. Yeni getirilecek düzenlemeler konusunda kamuoyunu aydınlatabilirler" diye konuştu.

-"Hiçbir defakto eyleme veya olaya göz yummak durumunda değiliz"-

Arınç, hükümet olarak Suriye'deki olayları büyük bir hassasiyetle takip ettiklerini belirterek, "Türkiye'nin aleyhine sonuç verecek hiçbir defakto eyleme veya olaya göz yummak durumunda değiliz" dedi.

Suriye'de rejimin kendi halkını ezdiğini ve yok ettiğini dile getiren Arınç, bu ülkede yaşananların 100 binden fazla insanın ölümüne yol açtığını, 1,5 milyondan fazla Suriyeli'nin de başka ülkelere sığınmak zorunda kaldığını, pek çok şehrin yıkıldığını, kadınlar, çocuklar ve masum insanların, rejimin silahlı güçleri tarafından öldürüldüğü kaydetti.

"Ne yazık ki rejimin silahlı güçlerinin yanında onlara yardımcı olmak üzere başka ülkelerden de silahlı güçler geldi. Başka ülkelerden de silah yardımı ve sair yardımlar yapılmaya devam ediliyor" ifadesini kullanan Arınç, şöyle devam etti:

"Rejim kendini kurtarma çabası içerisinde. Ülke her taraftan etkilenmeye açık bir noktaya geldi. Bir taraftan Özgür Suriye Ordusu ve ona bağlı kuvvetler, bir taraftan da sayılarının çok fazla olduğu söylenen silahlı gruplar, bir hakimiyet yarışına girdiler. Bu boşluktan birileri de emrivakilerle veya fırsattan istifade etmek suretiyle kendi varlıklarını kanıtlamak istiyorlar. Durum açıkçası bu. Hoş olmayan bir durum. Hiçbir ülkenin böylesi bir karmaşayla hiçbir ülkenin böylesine bir otorite boşluğuyla hiçbir ülkenin böylesi kendi vatandaşlarıyla kavgalı, savaşan, canını okuyan bir durumda bulunmasını arzu etmeyiz."

-"Her türlü tedbir alınmaktadır" - 

Arınç, Türkiye'nin, Suriye'de yaşanan bütün gelişmeleri anbean takip ettiğine işirat ederek, "Gerek bölgesel gerekse uluslararası düzeyde son derece olumsuz yansımaları olan Suriye'deki ihtilafın, bölgenin güvenlik ve istikrarı üzerindeki etkileri de maalesef ağırlaşmaktadır" ifadesini kullandı.

Son dönemde, PYD ile çeşitli muhalif unsurlar arasında meydana gelen çatışmalar sonucunda, Suriye'nin Resulayn kasabasının kontrolünün, PYD'nin eline geçtiğini anımsatan Arınç, "Bu gelişmeleri yakından izlemeyi, takip etmeyi sürdürüyoruz. Maalesef bu aşamada rejimin, muhaliflere yönelik olarak yoğunlaştırdığı saldırılarına, Suriye'deki bazı grupların da kendi aralarındaki çatışmaları eklenmiş bulunmakta" değerlendirmesini yaptı.

Sınır bölgesinin birbirine çok yakın olduğunu ve seken kurşunlardan, Türkiye tarafından bir vatandaşın hayatını kaybettiğini, birkaç kişinin de yaralandığını hatırlatan Arınç, şunları söyledi:

"Suriye'deki mevcut durum çerçevesinde ortaya çıkan otorite boşluğundan bazı grupların istifade ettiğini ve kendi gizli amaçları uğruna, ülkedeki kırılgan ve hassas durumdan istifade ederek, Suriye'nin toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini tehlikeye atacak gelişmelere göz yummamız Türkiye'den beklenemez. Bu gelişmelerin sınıraşan nitelik kazanması ve vatandaşlarımızın can güvenliğini tehdit edecek boyutlara ulaşması da asla kabul edilemez. Türkiye, sınır güvenliği ve vatandaşlarımızın güvenliği bakımından her türlü tedbiri almaktadır ve almaya devam edecektir."

 

İçerik Yanı Reklam 3