Uzmanlar, ispanak, maydanoz, tere, roka, brüksel lahanasi, brokoli, taze fasulye, kabak, salatalik, bezelye gibi yesil besinlerin, vücutta toksin atimini arttirdigini; bu grup besinlerin kansere karsi koruyucu etki gösterdigini ifade ediyorlar.
Radyasyonun zararli etkilerinden korunma ve bagisiklik sistemini kuvvetlenmesi için yasamin her döneminde mevsiminde bol yesil sebze tüketilmesinin önemli oldugu vurgulaniyor. Uzman Diyetisyen Banu Topalakçi, çok yogun radyasyonun ani ölümlere, düsüklere, kanserlere, kataraga, yaniklara, sakatliklara ve ölü dogumlara neden olabildigini belirtti.
Radyasyonun dogadaki radyoaktif maddelerden çok, nükleer santraller, nükleer enerji ile çalisan gemiler, nükleer denemeler gibi olaylar sonucunda ortaya çiktigini ifade eden Topalakçi, teshis ve tedavide kullanilan bazi cihazlar, tibbi malzemelerin ve sularin dezenfekte edilmesi için kullanilan araçlardan da radyasyon yayilabildigini anlatti.
Topalakçi, televizyonlar, az miktarlarda da olsa radyoaktif madde içeren duman dedektörleri, fosforlu saatler, paratonerler ve lüks lambasi fitilleri gibi bazi tüketici ürünlerin de düsük düzeyde radyasyon yaydigini belirtti.
Radyasyona maruz kalan hücrenin ölebildigini veya zamanla doku tarafindan onarilarak kurtulabildigini dile getiren Topalakçi, “Eger kurtulan hücre, kromozomlarindaki kirilmalar nedeniyle fiziksel ve kimyasal yapisi degiserek mutasyona ugrarsa, bunun sonucunda hücre normal islevini yapamaz ve ileride kisinin kendisinde (somatik) veya gelecek nesillerde (genetik) zararlar meydana getirebilir” uyarisinda bulundu.
Topalakçi, kisa bir süre içinde ve bir defada yüksek dozlara maruz kalinmasi durumundan hemen sonra meydana gelecek hasarlarin “erken etkiler (akut isinlanma etkileri)”; kanser, ömür kisalmasi ve genetik bozukluklar gibi sonradan çikacak hasarlarin da “gecikmis etkiler (kronik isinlanma etkileri)” olarak tanimlanabilecegini söyledi. Topalakçi, hücrelerin radyasyona karsi duyarlilik açisindan beyaz kan hücreleri, kirmizi kan hücreleri, sindirim sistemi hücreleri, üreme organi hücreleri, cilt hücreleri, kan damarlari ve doku hücreleri (Kemik ve Sinir Sistemi) seklinde bir sira takip ettigini ifade etti.
Nükleer atiklar topraga gömülmemeli
Topalakçi, radyasyondan korunma için alinacak baslica önlemler oldugunu belirterek, öncelikle nükleer atiklarin topraga gömülmesinin engellenmesi gerektigini vurguladi. Nükleer sizintilara neden olabilecek kuruluslarda yapim ve teknoloji standartlari konusunda uluslararasi ölçütlere uyulmasinin sart olduguna dikkati çeken Topalakçi, “Nükleer atiklar baska ülkelerin topraklarina tasinmamali, toplum bu konuda egitilmelidir” diye konustu.
Topalakçi, besinlerin hijyen ve sanitasyon kosullarina uygun olmasi gerektigini de ifade ederek, çocuklarin ve büyüme çagindaki gençlerin çok etkilendigini söyledi. Gözlerin radyasyondan en fazla etkilenen organ oldugunu ve görme zayifligi, katarakt, göz uyumunun yavaslamasina yol açtigina dikkati çeken Topalakçi, “Bu nedenle göz sagligini korumak adina yumurta, havuç, domates ve koyu yesil yaprakli sebzelerin tüketimi arttirilmalidir” dedi. Topalakçi, radyasyona maruz kalinma durumunda ortaya çikabilecek en önemli saglik probleminin kanser oldugunu belirterek, dolayisiyla kanserden korunmaya yönelik bir beslenme seklinin yasamin yasam biçimi haline gelmesi gerektigini vurguladi.
Bunun için günlük yag tüketiminin sinirlandirmasi ve doymus yaglar yerine zeytinyag gibi doymamis yaglarin tercih edilmesi gerektigini ifade eden Topalakçi, “Et tüketimi günlük bir porsiyonla sinirlandirmali ve agirlikli olarak beyaz et ve yagsiz et tüketilmeli. Et, fazla pisirilerek üzerindeki yanik kisimlarla tüketilmemeli. Ayrica et endüstrisinde bozulmayi önlemek için ete konan nitratlar ve kesim hayvanlarinin hormonlarla beslenmesinin de sakincali oldugu unutulmamali. Özellikle sucuk, salam, sosis gibi ürünlerin tüketilmesinden kaçinilmali” diye konustu.
Toksin atimini artiriyor
Mevsiminde bol miktarda sebze tüketilmesi ve günlük ortalama 3 porsiyon yine mevsiminde meyve yenilmesine özen gösterilmesi gerektigini belirten Topalakçi'nin verdigi bilgiye göre, özellikle koyu renkli sebze ve meyvelerin koruyuculuk özelliginin daha yüksek oldugunun unutulmamasi gerekiyor. Ispanak, maydanoz, tere, roka, brüksel lahanasi, brokoli, taze fasulye, kabak, salatalik, bezelye gibi yesil besinler karaciger enzimleri üzerinde oldukça etkili oldugundan vücutta toksin atimini arttirici etki gösteriyor.
Bu grup besinler yine renklerinden ötürü kansere karsi koruyucu etki göstermekle beraber, içerdikleri yüksek miktarlardaki C vitamini içeriginden ötürü bagisiklik sistemini koruyor. Yesil renkli besinler, bunlarin disinda süt yogurt grubu disinda kalsiyum içerigi en yüksek yiyecek içecek grubunu olusturuyor. Et, balik, deniz ürünleri, mantar, süt, yumurta, sogan, sarimsak, kabak, lahana ve tahil ürünleri gibi selenyumdan zengin besinlerin tüketilmesi öneriliyor.
Bagisiklik sisteminin güçlendirilmesi için kabuklu deniz ürünleri, balik, ciger ve yumurta gibi çinkoyu barindiran besinlerin günlük beslenmede mutlaka yer almasi tavsiye ediliyor.
Bugday tohumu, tahil, esmer pirinç ve yumurta sarisi, baklagiller gibi manganez ve tam tahildan ve posadan zengin bir beslenme seklinin benimsenmesi isteniyor. Özellikle kanser ve bagisiklik sistemi için, kirmizi üzüm (kurusu da olabilir) ve çekirdeginde bulunan resveratrol güçlü bir anti-oksidan özelligi tasiyor. Pisirme sekli olarak firinda ve buharda pisirme sekli tercih edilmeli, kizartilmis gidalardan uzak durulmasi gerektigi vurgulaniyor. Fazla tuz tüketiminden kaçinilmasi isteniyor. Radyasyonun olumsuz etkilerinden korunmak için kullanilmasi gerekenin tuz degil “potasyum iyodür” oldugu belirtiliyor. Temiz su kaynaklarinin tüketilmesi, günde en az 2 su bardagi süt içilmesi ya da yogurt tüketilmesi öneriliyor.